Blog Kültürünün Birinci Düşmanı: Açgözlülük

Bloglar, bloglar, bloglar. Herkes de bir tane var. Peki neden? Herkes mükemmel bir yazar mı? Yeni fikirlerle dolu uçsuz bucaksız bir havuz mu?  Hayır. Peki insanları, hayatlarının önemli bir kısmını blog'a adamaya iten ne? Sizin de bir tane olmalı mı?

Açgözlülük ve Blog Kültürünün Çöküşü

Bloggerların nedenleri uçsuz bucaksız ve değişkendir. Ayrıca genel kanı internetin evrimleşmesiyle değişmiştir. Başlangıçta, insanlar yeni bir şey olduğu için ve ünlü gibi hissettirdiği için blogladılar. Etrafta fazla blog yoktu, yani bir şey diyeceğiniz zaman hedef kitleniz anneniz ve kedinizden oluşan iki kişi değil, daha çok insan oluyordu.

Daha sonra, blog platformları gelişti ve kolay erişilebilir hale geldi. Sürükle-bırak, hosting derdinin ortadan kalkması ve hazır yapılmış şablonlar sayesinde, haftalarca süren bir kabus yerine sadece bir iki saatlik bir sıkıntı ile blog yapılabilir hale gelindi. Sonrasında ise tahmin edeceğiniz gibi herkes akın akın blog açmaya başladı.

Birden, herkes blogları okumaya başladı.  Çevrimiçi günlük yazmak amaçlı açılan platformlar, herkesin bir konuda konuşup durduğu keşmekeşe döndü. Bazı blogların popüler olmasıyla birlikte bazı şirketler onlara reklam vermek istedi. Bu sonun başlangıcıydı.

İnsanlar bloglardan para kazanabildiğini keşfettiğinde, çıkar politikaları öne çıktı. Bu bloglar (çoğu da amaçsız) gelişigüzel bir şekilde yazının olmadığı her santime döşenmiş dans eden, fırlayan, şarkı söyleyen reklamlarla donatılmıştı.

Kapitalizmin'in internetle tanışmasıyla birlikte insanlar ne istedilerse yaptılar. Reklam gelirlerini arttırmak için sisteme oyunlar oynadılar. Böylelikle Black Hat SEO'nun yükselişi başlamıştı. Sahtekarlar aynı bilgilerle dolu düzinelerce klon hesap açıp reklam boşluğunu ve trafiklerini arttırmaya çalıştılar. Site ilgili olmasa bile meta tagleri en çok aranan terimlerle doldurulmuştu. Etiketleme işleri içeriği okumayı imkansızlaştırıyordu. Ayrıca sayfalarca süren yazılarda sadece küçük bir kısımda asıl bilgi barınıyor, geri kalanında ise hatalı bilgiler ve kötü İngilizce çevirileri yer alıyordu.

Daha sonra içerik imalathaneleri geldi, yazarlara, yazım endüstrisindeki şartlarla karşılaştırıldığında dilenciye verilircesine paralar verilmeye başlandı. Amaç her zamanki gibi çok ve daha çok içeriği seri üretim halinde sunmak ve aramalarda en üst sırada çıkmaktı. Çünkü daha fazla sayfa görüntülenmesi daha fazla kazanç demekti. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardı: Google !!!

Bir numaralı arama motoru olarak, Google internetin kralı konumunda. Eğer kral işinizi beğenmez ise, sizi öylece kovamayabilir. Ancak kesinlikle kontratınızı yenileme döneminizde kiranızı üç katına çıkartacaktır. Bunun anlamı Google'ın bu reklam dağınıklığına sebep olanların karşısında durduğu değil, kendi ürünlerini sakındığıydı.

Gördüğünüz üzere, bilgiyi arayanlar için ilk sıralarda çıkan arama sonuçlarının çöp olması Google'ı değersiz kılıyordu. İlk sayfalar (aranan terime bağlı olarak ilk bir kaç düzine sayfa) sadece hit almak amaçlı çöp ve troll sitelerle doluydu. Bunun ucu Google'a dokunduğunda, savaş açıldı.


Bir kaç algoritma değişikliğinin ardından, Google bir kez daha size istediğiniz bilgiyi ilk sıralarda vermeye başladı. İnternetin çöpleri hale gelen bloglar ve diğer websitelerin büyük bir kısmı gitmişti, çünkü artık kazançlı değillerdi.

Okunmayı gerçekten hakeden bloglar, hala varlar. Çünkü okuyucuya değer veriyorlar, böylece Google'ın değişiklikleri onları negatif değil de pozitif etkiliyor. Zeytinyağı gibi sonuçlarda yukarı çıkıyorlar. Okunmak için gözlerinizi bekliyorlar. Sürekli bir okuyucu olsanız ya da olmasanız, onlar yaptıklarını yapmaya devam edecekler.

Anlatılmak istenen, blog açarken nedeninizin direk para kazanmak olmamasıdır. Onu bir ses tahtası gibi, bir porföy gibi, deneyimlerinizi yazmak için bir araç gibi ya da isminizi duyurmak için kullanın. Ama ondan gelen parayla hayatınızı idame ettirmeyi beklemeyin. İyi bir blog yönetmek zaman isteyen bir uğraşıdır. Ve bundan kazandığınız para büyük ihtimalle çoğu işte kazanabileceğinizle karşılaştırılamaz bile. Çok çok az insan sadece blogdan gelen parayla hayatını idame ettirmektedir.

Aslında, başta blog kültürünün çöküşü, ''hemen zengin olmalıyım'' mentalitesinden kaynaklıydı. Siz böyle olmayın, internete zarar vermeyin.

Profesyonel Bloglamalar!

Yazar Hakkında

Timur Demir
Timur Demir Ben Timur Demir, 1991 Muğla doğumluyum. Evliyim ve Muğla'nın Dalaman ilçesinde yaşıyorum. 2013 yılından bu yana blog yazarlığı ve son 1 yıldır blog danışmanlığı yapıyorum. Yazara Ait Tüm Yazılar »

Yapılmış Yorumlar (2)

Batur
17 Mayıs 2020, 17:17

Güzel paylaşım. Teşekkürler.

Aslı Atalay
17 Mayıs 2020, 17:17

En çok kızdığım nokta

Yorum Yap